1 Haziran 2015 Pazartesi

Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğleri Taslağı.

             İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ‘NA

Gelir idaresi başkanlığının; 3568 sayılı Kanun uygulamaları konusunda çeşitli konularda bugüne kadar yayımlanmış ve yürürlükte olan “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğleri”, “Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğler” ile “1 Sıra No.lu Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Sözleşmelerine ilişkin Bildirimlerinin ve Sürekli Bilgi Verme Yükümlülüklerinin Elektronik Ortamda Yerine getirilmesi Hakkında Genel Tebliğ”in gözden geçirilerek bütünleştirilmesi ve 3568 sayılı Kanun uygulamaları konusunda tereddüt hâsıl olan ve Bakanlığa intikal eden olaylarla ilgili uygulama birliğinin sağlanması açısından gerekli açıklamalara ve düzenlemelere yer vermek maksadıyla tebliğ  taslağı hazırladığı görülmektedir.

 Tebliğ taslağı incelendiğinde; öteden beri üzerinde durduğumuz ve özellikle değiştirilmesini istediğimiz konular ile yumuşatılmasını arzuladığımız hususların göz ardı edildiği maalesef görülmektedir. Tebliğin bu haliyle, meslek camiası açısından; sorumluk ve külfetler ile ciddi yaptırımların oluşturulmasına ilişkin bir metin hüviyetini kazandığı açıkça söylenebilir.

Ülkemizde yaşanan siyasi ve hukuki boşlukların bireyler üzerinde aşırı rahatsızlık yarattığı bu ortamda; Kim? Neyi? Neyle ve Nasıl değerlendirerek kanaat oluşturacak ve bunu  hangi dayanaklar ışığında ispatlayabilecektir?

Teknolojinin ciddi gelişim gösterdiği, özel yazılımların veri işleme ve analizinde önemli yer tuttuğu ve idarenin de bunu son dönemde çok iyi başardığı bir ortamda bizler meslek mensupları olarak hangi imkânlar doğrultusunda,  neyi ve nasıl tespit etmemiz beklenmektedir?

Şayet gelir idaresi yerleşik sıkıntıları ortadan kaldırmak, bazı düzenlemeleri yaparak bunları hayata geçirmek ve başarılı olmak istiyor ise meslek mensuplarını bu işin içinde birlikte çalışacakları çözüm ortakları olarak görmek zorunda olduğu tartışmasız bir gerçektir.
  
Bu vesile ile özellikle dikkatimi çeken ve düzeltilmesini umduğum hususlara ilişkin kısımları aşağıda özetlemeye çalıştım…

Daha öncede meslek mensupları açısından sıkıntılı olan ve idarece açıklanması gereken bazı hususların olduğu kanaatindeyim. Örneğin Vergi kanunlarında hangi davranışların vergi ziyaı suçunu oluşturduğunun açıkça belirtilmesi gerekir. Bu durum, aynı zamanda ceza hukukun- daki “kanunsuz suç olmaz” prensibinin vergi hukukuna yansıması olup, mükellefler açısından da bir garanti teşkil edeceğini düşünüyorum. Ayrıca vergi zıyaı suçun da vergi borcunun ve cezasının en kolay tahsil edilebilecek kişiye isnat edilmesinden bahisle. Kanun koyucu, vergi zıyaı suçunun isnat edilmesi  bakımından mükellef ve sorumlu arasında bir ayrım gözetmemektedir. Bu hususta meslek mensubu açısından çözümü gereken diğer bir sıkıntılı konudur.

 Tebliğde;

v  ‘’Beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.’’denmektedir.

Tebliğde dikkat çeken diğer birkaç husus da aşağıda yer almaktadır.

v  Tebliğin on birinci bölümünün “Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce imzalanmasına ilişkin Parasal Hadler” bölümünde belirtilen tutarı aşanlar, imzalatma zorunluluğu kapsamında bulunmaktadır denilmektedir.

v  Gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini yeminli mali müşavirlere tasdik ettiren mükelleflerin beyannamelerini ayrıca serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirlere imzalatma zorunluluğu yoktur’’ denilmektedir.

v  Bilanço usulüne göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri (2014 yılı aktif toplamı 6.385.000 lirayı veya net satışlar toplamı 12.766.000 lirayı aşanlar hariç olup, ancak ihtiyari olarak imzalatabilirler),

 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanuna ilişkin meslek yasasında SMMM ve YMM ilişkin görevler ayrı ayrı belirtilmiştir. İdarece uygulama nın da buna paralel olarak belirlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Maalesef tebliğ de YMM ile çalışıyorsanız SMMM gerek yok mantığı hâkim olmuştur. İdarenin bu mantıktan süratle uzaklaşması gerekmektedir. Ayrıca verginin tabana yayılması, adil ve eşit bir vergilendirme ile işlemlerin sağlıklı ve doğru yürümesi açısından parasal hadler her yıl arttıramamalı aksine düşürülerek işlemlerin meslek mensuplarınca yürütülmesinin önü açılmalıdır. Bu uygulama nında idarenin lehine olacağı muhakkaktır.

Tebliğin  işe Başlama/Bırakma Bildirimlerinin imzalanması kısmına ilişkin kısmında ise

v  ‘’Serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler imzaladıkları işe Başlama/Bırakma Bildirimleri ile ilgili bilgilerin ve eklerinin doğruluğundan sorumludurlar. Bu sorumluluk kapsamına giren işlemlerden dolayı bir vergi ziyaı ortaya çıktığı takdirde, bildirimi imzalayan meslek mensubu, VUK’un mükerrer 227 nci maddesi hükmü uyarınca ziyaa uğratılan vergi ile buna ilişkin cezalar ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır. Sorumlulukla ilgili bu hükümler, bildirimi tasdik eden yeminli mali müşavir için de aynı şekilde geçerli olacaktır.’’ denilmektedir.

Bu aşamada meslek mensubu, henüz yeni ilişiklerini tesis ettiği müşterisinin açmış olduğu işletmesini ve devlet organlarınca temin edilerek  kendisine tevdi edilen belgelerin doğruluğunu hangi kaynaklar ile ve nasıl tespit edebilir?

Yine tebliğin meslek mensubunun sorumluğunu içeren genel esaslar bölümünde ise aşağıdaki  kısım yer almaktadır.

v  SM / SMMM’ler, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumlu olacaklardır. Miktar veya tutar itibariyle işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeler ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan harcamalara ilişkin belgeler, SM / SMMM’lerin sorumluluğu kapsamındadır.

Yukarıda ifadede geçen ‘‘bilerek Kullandıkları’’kısmından hareketle idare kastı nerde ve nasıl arayacaktır ve varlığını nasıl ispatlayacaktır. Ayrıca harici araştırma yöntemleri nelerdir ? Nasıl yapılması gerekmektedir? Bu konuda meslek mensuplarına özel bir statümü verilecektir? Belge nin sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu bir bakışta nasıl anlaşılacaktır.?

v  Yine tebiliğde sehven dahi olsa yevmiye defterinde yer alan bir toplamı yanlış aktararak veya bir yevmiye işlemini yanlış hesaba kaydederek vergi ziyaına sebebiyet veren SM / SMMM’ler ziyaa uğratılan bu vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır. Denilmektedir.

Bu aşamada idarenin bu hoşgörüsüz tavrından uzaklaşarak kasıt unsuru araması, kastın varlığının tespiti hainde ise müştereken ve müteselsilen sorumluğu tesis etmesinin daha adil ve doğru olacağı kanaatindeyim.

 Tebliğin en sıkıcı kısmını oluşturan; Vergi Beyannamelerini imzalayan SM / SMMM’lerin Sorumluluklarının Uygulanmasına ilişkin Hususlar kısmında yer alan aşağıdaki bölümde ise.

 ‘’VUK’un 135 inci maddesinde sayılan vergi inceleme elemanlarınca yapılan incelemeler neticesinde bir matrah farkı ortaya çıktığı takdirde, denetim elemanları, beyannameyi imzalayan SM / SMMM’lerin sorumluluklarının tespitini yapacak ve raporlarında belirteceklerdir. Denetim elemanları, bulunan matrah farkı ile SM / SMMM’lerin sorumluluğu arasındaki ilişkiyi ilgili SM / SMMM’lerin bilgisine de başvurmak suretiyle raporlarında net bir şekilde ortaya koyacak ve bulunan matrah farkından SM / SMMM’lerin sorumlu olup olmadığını açıklayacaklardır.’’ Denilmek tedir.

Özellikle bilirkişilik dosya incelemelerimizde sıklıkla karşılaştığımız vergi inceleme raporları; genel itibariyle hızlı, özensiz ve devletin vergi kazanımı sağlamak adına tek taraflı olarak değerlendirilmiş raporları oluştururken, inceleme elemanlarının mesleki yargıdan uzak ve zaman zaman varsayımlar üzerine kanaat oluşturdukları bu raporlarda meslek mensuplarının sorumluklarını tespit etme konusu ciddi hata ve yanlışlıkları beraberinde getireceği gibi meslek mensubunu mesleği ircaa etmesinden de yoksun bırakabilecek gibi  ağır sonuçlar doğrubilecektir. Bu durumun yaratacağı sıkıntılar ve tahribatlar göz önüne alınarak konunun inceleme elamanın çalışmasına bırakılamayacağı bilinmelidir.

                                                                                                             Saygılarımla
                                                                                                              S.M.M.M

                                                                                                       Deniz TOPDEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder