1 Şubat 2014 Cumartesi

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
l- GAYRİMENKUL SATIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ VE BEYANI
A-        GAYRİMENKUL ALIM-SATIM DEĞERİNİN KAÇ TL BEYAN EDİLMESİ GEREKTİĞİ
1-         Genel Açıklama………………………………………………………………………………………………..29
2-         Satış Bedelinin Emlak Vergisi Değerinden Düşük Olması Hali…………...................29
3-         Gerçek Satış Bedelinin Emlak Vergisi Değerinden Düşük Olduğu Durumlarda Satış Bedelinin Tapuya Ayrıca Yazdırılması………………………………………………………………29

B-        GAYRİMENKUL SATIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ VE BEYANI

1-         Genel Açıklama…………………………………………………………………………………………….…30
2-         Kurumların Satış Kazancı İstisnası…………………………………………………………………...30
a)         İstisnadan Yaralanabilecek Olan Mükellefler…………………………………………………..30
b)        İstisnaya Konu Olacak Gayrimenkuller…………………………………………………………....31
c)         İstisnadan Yararlanabilme Koşulları…………………………………………………………………31
3-         Gerçek Kişilerin Gayrimenkul Satış Kazançları………………………………………………….32
a)         Vergilendirilecek Kazançlar……………………………………………………….........................32
b)        Vergilendirilmeyecek Kazançlar……………………………………………………………………….32
4-         Değer Artış Kazancının Hesaplanması………………………………………………………………33
a)         Değer Artışında Safi Kazanç……………………………………………………………………………..33
b)        İktisap (Edinme) Tarihi ve Bedeli……………………………………………………………………..33
c)         Elden Çıkarma Bedeli…………………………………………………………………………………….…34
d)        İstisna Tutarı……………………………………………………………………………………………………34
5-         Gayrimenkul Satış Kazancının Beyanı ve Verginin Ödenmesi…………………………...35
a)         Genel Açıklama………………………………………………………………………………………………..35
b)        Türkiye’de Yerleşik Olanlar………………………………………………………………………………35
c)         Türkiye’de Yerleşik Olmayanlar………………………………………………………………………..36
6-         Beyannamenin Doldurulması,İndirimler ve Ödenecek Verginin
Hesaplanması………………………………………………………………………………………………………….36
a)         Beyannamenin Doldurulması…………………………………………………………………………..36
b)        Beyan Edilen Gelirden indirilebilecek Harcamalar………………………......................37
c)         Örnek Uygulama……………………………………………………………………………………………..37

C-        GAYRİMENKUL SATIŞ VE KİRALANMASINDA KDV UYGULAMASI

1-         Gayrimenkul Teslimlerinde KDV’yi Doğuran Olay ve Uygulanacak
KDV oranı ……………………………………………………………………………………………………………….38
2-         Gayrimenkul Teslimlerinde Uygulanacak KDV Oranı……………………......................39
3-         Özel Mülkiyete konu Gayrimenkullerin Satışında KDV……………………………………..40
4-         İşletme Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkullerin Satışında KDV…………………………………40
5-         İki Yıldan Fazla Kurum Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkullerin Satışında
KDV İstisnası…………………………………………………………………………………………………………...41
6-         Gayrimenkul Kiralamasında KDV……………………………………………………………………..41


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
GAYRİMENKUL SATIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ VE BEYANI
A-                 GAYRİMENKUL ALIM-SATIM DEĞERİNİN KAÇ TL BEYAN EDİLMESİ GEREKTİĞİ
1-                  Genel Açıklama

Gayrimenkullerin, alım satım işlemleri sırasında, satış değerinin kaç TL beyan edilmesi gerektiği, hem tapu harcına esas matrahın belirlenmesi, hem de değer artış kazancının hesabı yönünden önem taşımaktadır.         

      Gayrimenkul alım-satımlarında tapu harcı; emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, alım satım sırasında, alıcı ve satıcı tarafından beyan edilen değer üstünden, binde 20 oranında alıcı ve satıcı adına ayrı ayrı hesaplanmaktadır. (33)

Gayrimenkul satışından elde edilen kazanç belli koşullarda, ‘‘değer artış kazancı’’ kapsamında gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Satış sırasında tapuda gösterilen değer, gelir vergisine tabi tutulacak kazancın hesabında gayrisafi hâsılat olarak dikkate alındığından, gelir vergisi açısından son derece önemli bulunmaktadır. Gayrimenkul satışlarından elde edilen kazancın, satışın yapıldığı yıl için tespit edilen istisna tutarını aşması durumunda, beyan edilmesi gerekmektedir. (34)

2-                  Satış Bedelinin Emlak Vergisi Değerinden Düşük Olması Hali

Bina, arsa, arazilerin satış bedelinin emlak vergisi değerinden düşükgösterilmesi, tapu harcının cezalı olarak aranmasına yol açmaktadır. Konuya ilişkin düzenleme Harçlar Kanunu’nun 63.maddesi ile Tapu ve Kadastro İşlemlerinden Alınacak Haçlarla ilgili 4 sayılı Tarife’de yer almaktadır.
Gayrimenkul alım satımlarında, satış bedelinin emlak vergi değerinden düşük gösterilmesi halinde, eksik harç ödenmiş olacaktır. Dahasonra, emlak vergisi değerinden düşük bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, eksik ödenen harç Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre hesaplanacak vergi zıyaı cezasının yüzde 25’i oranında vergi zıyaı cezası uygulanmak suretiyle tahsil edilecektir. Ayrıca, süresinde ödenmeyen harç için, normal ödeme tarihi (tapu işlem tarihi) ile ceza ihbarnamesinin düzenlendiği tarih arasında geçen süre için, Vergi Usul Kanunu’nun 112.maddesine göre gecikme faizi hesaplanacaktır.

3-                  Gerçek Satış Bedelinin Emlak Vergisi Değerinden Düşük Olduğu Durumlarda Satış Bedelinin Tapuya Ayrıca Yazdırılması

Tapu ve kadastro harcı, vergi değeri ile mükellef tarafından beyan edilmiş olan değerlerden yüksek olanı üzerinden hesaplanır.

       Ancak,uygulamada gerek gayrimenkul piyasasında süre gelen durgunluk ve gerekse emlak vergisi mevzuatında yapılan düzenlemeler sonucunda gayrimenkulün gerçek satış bedelinin emlak vergisi değerinin altında kaldığına sıklıkla rastlanmaktadır. Budurumda, tapu harcı hesabında mükellefler ayrı ayrı binde 20 oranında harcı, yüksek olan değer üzerinden öderler. Bir başka ifadeyle, gerçek satış bedeli emlak vergisi değerinin altında kalsa bile, tapu harcı yine daha yüksek olan emlak vergi değeri esas alınarak hesaplanacaktır.

B-      GAYRİMENKUL SATIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ VE BEYANI
1-      Genel Açıklama

Gayrimenkullerin, gerçek kişiler tarafından elden çıkarılmasında, vergileme açısından üç durum söz konusu olmaktadır. Elden çıkarma işlem sonucunda elde edilen kazanç; ya ticari kazanç, ya dadiğer kazanç ve irat (değer artış kazancı) olarak vergilendirilecek veya belli şartlar dâhilindegelir vergisininkonusuna girmeyecektir. (35)

      Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar devamlılık arz etmemek ve ticari bir organizasyon dâhilinde yapılmamak koşuluyla, değer artışkazancı olarak vergilendirilmektedir.

Gayrimenkullerin satışının devamlılık arz etmesi ve bu faaliyetin ticari bir organizasyon içinde sürdürülmesi halinde elde edilen kazanç ise ticari kazanç olarak vergilendirilmektedir.

Gerçek kişilere ait gayrimenkullerin, iktisap (edinme) tarihinden itibaren 5 YIL İÇİNDE ELDEN ÇIKARTILMASINDAN DOĞAN KAZANÇ Değer Artışı Kazancı olarak, GelirVergisine tabidir.
Gayrimenkullerin, iktisap (edinme)   tahinden itibaren 5yıllık sure geçtikten sonra satılması halinde, elde edilen kazancın tutarı ne olursa olsun vergilendirilmez.   
Miras ya da hibe şeklinde edinilen gayrimenkuller için 5 yıllık sure aranmaz. Bu şekilde edinilen gayrimenkuller, ne zaman satılırsa satılsın, elde edilen kazanç, gelirvergisine tabi değildir.
2-      Kurumların Satış Kazancı İstisnası

5520 sayılı (yeni) Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan taşınmaz (gayrimenkul) satış kazancı istisnasına ilişkin hüküm 21.06.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle, 21.06.006 tarihinden itibaren yapılan satışlarda yeni hükümler uygulanacaktır. (36)

a)                  İstisnadan Yaralanabilecek Olan Mükellefler

Gayrimenkul satış kazancı istinasından, dar mükellef kurumlar da dâhil olmak üzere tüm kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilecektir. Ancak, faaliyet konusu gayrimenkul ticareti ve kiralanması olan kurumların, gayrimenkul ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen gayrimenkullerinin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir. Gayrimenkul ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara ise istisna uygulanabilecektir.
       Yapı kooperatifleri de ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi olmasının önemi olmaksızın istisnadan yararlanabileceklerdir.
       Holding şirketler de gayrimenkul satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanabilecektir. 
b)                 İstisnaya Konu Olacak Gayrimenkuller

   İstisna, kurumların en az iki tam yıl süreyle (730 gün) aktiflerinde yer alan taşınmazlarının satışından doğan kazançlara ululanacaktır.
     Taşınmazlar, 4721 sayılı Medeni Kanunun 704. maddesinde arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfada kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olarakbelirlenmiştir. İstisnanın daha önceki uygulamalarında aranan taşınmazın Türk Medeni Kanunu’nun 705.maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması koşulu bundan sonra da aranacaktır.
       Sabit üretim vasıtası niteliğindeki makinelerin sökülmesi gerektiği zaman bina tahrip olacak veya zarar görecek ise bu makineler binanın bütünleyici parçası olarak kabul edilecektir. Aynı şekilde, bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve birbirinden ayrılmaları halinde istenen faydayı sağlamayacak durumda olan makineler de binanın bütünleyici parçası sayılacaktır. Bunlara örmek olarak transformatörler, kazanlar, zemine raptedilen türbinler sayılabilir.
Taşınmazlarla birlikte satışa konu olan ve o taşınmazın bütünleyici parçası sayılan şeylerin satışından elde edilen kazançlar da istisna kapsamı içinde değerlendirilecektir. Ancak taşınmazın zemine veya duvara sabitlenmiş olmakla birlikte münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınaî olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makine ve benzeri aletler bütünleyici parça niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden bunların satışından doğan kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanılamayacaktır.

       Öte yandan, makinelerin taşınmazdan bağımsız olarak satılması halinde mütemmim cüz olma niteliği kalmayacağından bunlar menkul mal satışı olarak nitelendirilecek ve istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.

c)                  İstisnadan Yararlanabilme Koşulları
-  Gayrimenkulün İki Tam Yıl Aktifte Bulunma Koşulu
-Vadeli Satış Halinde Bedelin İkinci Yılın Sonuna Kadar Tahsil Edilmesi Gerektiği
-Kazancın Fon Hesabına Alınması
-Fon Hesabına Alınan Kazancın 5 Yıl İşletmeden Çekilmemesi
-Gayrimenkulün Elden Çıkarılma Şekli
-Satılan Gayrimenkullerin Yerine Aynı Mahiyette İktisadi Kıymet Alınmaması
3-      Gerçek Kişilerin Gayrimenkul Satış Kazançları

a)      Vergilendirilecek Kazançlar
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazançları olarak vergilendirilmesi için;
- Öncelikle elden çıkarılan gayrimenkulün, bir bedel karşılığında edinilmiş olması,
-Edinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılması,
-Elde edilen kazancın,elde edildiği yıl için belirlenen istisna tutarını aşması gerekir.
5 yıllık sürenin hesabında iktisap (edinme) tarihi;
- Satın almada iktisap tarihi, tapuya tescil tarihidir.
- Kooperatif otaklıklarına tahsis edilen gayrimenkuller, tahsis tarihinde iktisap edilmiş sayılır.
- İnşa edilen gayrimenkullerde, yapı kullanma belgesinin alındığı tarih geçerlidir.
- Arsa karşılığında daire alanlarda, inşaatın tamamlanıp yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarih esastır.
      - Cebri (zorla) icra ve şüyu izalesiyle (ortaklığın kaldırılmasında) satın almada tapuya tescilden önce resmi işlemlerin tamamlanmasıyla iktisap gerçekleşir.
-Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile teslim alınarak kullanılmaya başlanan gayrimenkulün iktisap tarihi, tapuya tescil edildiği tarih değil, taşınmazın tasarruf hakkının tapuya tescil edilmeden önce, mükellefe bırakıldığı tarihtir. (37)
b)      Vergilendirilmeyecek Kazançlar
İvazsız olarak iktisap edilenler hariç olmak üzere bina (mesken, işyeri), arsa ve arazilerin iktisap (edinme) tarihinden başlayarak, 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artış kazancı sayılmaktadır.  
Gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde ise elde edilen kazancın tutarı ne olursa olsun değer artış kazancı sayılmayacak, bu gelirler için beyanname verilmeyecek, vergi ödenmesi söz konusu olmayacak.
       Ayrıca, gayrimenkullerin elden çıkartılmasından sağlanan değer artış kazançlarının her yıl için belirlenen belli bir kısmı, vergiden istisnaedilmiştir. Buna göre, iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılan gayrimenkullerin, elden çıkarılmasından sağlanan kazancın vergilendirilmesi için kazanç tutarının satışın yapıldığı yıl için tespit edilen istisna tutarını aşması gerekiyor.
4-      Değer Artış Kazancının Hesaplanması

a)      Değer Artışında Safi Kazanç
Değer artışında Safi kazanç ile ilgili düzenleme Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 81.maddesinde yapılmıştır. Safi kazanç, elden çıkarma karşılığında elde edilen hâsılattan, bu hâsılatı elde etmek için katlanılan giderlerin düşülmesi ile bulunur.
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında Safi kazanç, gayrimenkulün elden çıkarılması karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan gayrimenkulün maliyet bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının yaptığı giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesiyle bulunur. (38)
      Maliyet (alış) bedelinin mükelleflerce belirlenememesi durumunda maliyet bedeli yerine;
        Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.
b)      İktisap (Edinme) Tarihi ve Bedeli

       Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanunu’nun 705. Maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dâhil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazanının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır. Konut Yapı Kooperatifleri, Toplu Konut İdaresi veya diğer kişilerden gayrimenkulü fiilen kullanıma hazır şekilde teslim alanların, söz konusu gayrimenkulleri fiilen kullandıklarını; tahsis belgesi, teslim tutanakları, su, elektrik, telefon, doğalgaz faturaları ve benzeri belgelerle tevsik etmeleri halinde değer artış kazancının tespiti yönünden fiilen kullanıma başladıkları tarih iktisap tarihi olarak kabul edilecektir.

       Gayrimenkulün ihale veya icra yoluyla alındığı durumlarda da fiilen kullanıma hazır şekilde teslim alındığının yukarıda sözü edilen belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, tapu tescil işlemi olmasa dahi fiilen kullanıma bırakıldığı tarih, iktisap tarihi olarak kabul edilmektedir.

İktisap (edinme) bedeli ise; Elden çıkarılan gayrimenkulün maliyet bedeli, tapuda gösterilen edinme bedelidir.

Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan gayrimenkulün (bina, arsa ve arazinin), elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumunca  (TÜİK) belirlenen Üretici Fiyatları Genel Endeksindeki  (ÜFE)  artış oranında artırılarak tespit edilecektir. (39)

       Bu şekilde, gayrimenkullerin iktisap bedeline, elde bulundurulduğu süre içindeki enflasyonartışı da ilave edilmiş olmaktadır (endeksleme yöntemi).

       Bu yöntemle mükellefler, sırf enflasyondan dolayı ortaya çıkan değer artışı üzerinden vergi ödemekten kurtarılmışlardır.

      Kooperatif hissesini satanlar da, ödedikleri her aidatı, sattıkları ay hariç TÜİK aylık ÜFE artış oranına göre endeksleyerek yükselteceklerdir. Kazanç çıkarsa, istisna tutarı düşüldükten sonra kalan kısım, satışın yapıldığı yılı izleyen yılda, 1-25 Mart tarihleri arasında ‘’yıllık gelir vergisi beyannamesi’’ ile beyan edilecektir. (40)

c)                  Elden Çıkarma Bedeli
       Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazancının hesaplanmasında elden çıkarma bedeli;
-Nakit karşılığı satış halinde satış bedeli,
-İvaz karşılığı devir ve temlikte devir ve temlik karşılığı alınan ivaz,
-Kamulaştırma ve devletleştirmede alınan istimlâk bedelidir.
-Ayın ve menfaat olarak sağlanan hâsılatın değeri, VUK’un değerleme hükümlerine göre tespit edilecektir.
-Trampa ve takas halinde ise elden çıkarılan kıymet karşılığında alınan mal ve hakların VUK’un değerleme ile ilgili hükümlerine göre tespit edilecek değeri esas alınır.
d)                 İstisna Tutarı

Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından elde edilen değer artış kazancının 2012 yılı için 8.800 TL’lik kısmı, 2013 yılı için 9.400 TL’lik kısmı gelir vergisinden müstesnadır (41). Bu istisna, aynı yıl içinde elde edilen tüm değer kazançları için bir defa uygulanacaktır.
       Örneğin, aynı yıl içinde iki ayrı gayrimenkulün satışından kazanç elde edilmiş olması halinde, istisna tutarı, her iki kazanca ayrı ayrı değil, her iki kazancın toplamına bir kez uygulanacaktır.
        Gayrimenkulün elde bulundurulduğu süreye bağlı olarak TEFE (ÜFE) artış oranına göre yükseltilmiş maliyet bedeli ile satıcı tarafından üstlenilen giderler toplamı, elden çıkarma bedeli ile kıyaslanacak, ortaya çıkan kazanca ‘‘ilgili yıl içinbelirlenen istisna tutarı’’ uygulanacaktır.
İstisna düşüldükten sonra kalan tutar, gelir vergisine tabi olacaktır (42).
5-      Gayrimenkul Satış Kazancının Beyanı ve Verginin Ödenmesi

a)                  Genel Açıklama
Değer artış kazançları, mükellefin beyanı üzerine vergilendirilmektedir.
            Beyannamenin verile zamanı ve beyanname üzerinden hesaplanan verginin ödenmesi, mükellefin tam mükellef ya da dar mükellef olmasına göre farklılık göstermektedir.
       Aşağıda, gayrimenkullerin elden çıkarılmasından sağlanan değer artış kazancının beyanı ve beyanname üzerinden hesaplanan verginin ödeme zamanı, tam mükellefler (Türkiye’de yerleşik olanlar) ve dar mükellefler (Türkiye’de yerleşik olmayanlar) açısından ayrı ayrı açıklanmıştır.

b)                 Türkiye’de Yerleşik Olanlar

GVK’ya göre, tam mükellef gerçek kişilerin, GVK’nın ikinci maddesinde sayılan gelir unsurlarından yurt içinde ve yurt dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı Türkiye’de vergilendirilir. Bu nedenle, tam mükellef gerçek kişiler tarafından yurt içinde ve yurt dışında elden çıkarılan gayrimenkullerden elde edilen gelirler de aynı şekilde vergilendirilir.

Ancak uluslararası çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, vergilendirme yetkisinin hangi ülkede olacağının belirlenmesi açısından önemli olup, tam mükellef gerçek kişiler tarafından yurtdışında sahip oldukları gayrimenkullerin satışından elde edilen kazançların vergilendirilme- sinde, gayrimenkulün bulunduğu yabancı ülke ile yapılmış olan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasında yer alan hükümler göz önünde bulundurulacaktır.
       Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin (tam mükelleflerin), gayrimenkullerinin elden çıkarılmasından sağladıkları değer artışı kazancının Safi miktarının, ilgili yıl için belirlenen istisna tutarını aşması durumunda, söz konusu kazançlarını, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmeleri gerekiyor.

Beyanname, izleyen yılda 1-25 Mart tarihleri arsında verilecektir.

         Beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi ise, Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksitle ödenecektir (GVK Md.117).

Verginin ödenmesi, bağlı bulunan vergi dairesine yapılacağı gibi,
- Bağlı olunan vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları dışında kalan başka vergi dairelerineveya
-Vergi idaresi ile anlaşmalı olan Banka şubelerine de yapılabilir.



c)                  Türkiye’de Yerleşik Olmayanlar
Yurt dışında oturma ve çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ailelerini de yanlarına alarak, uzun bir süreden beri bulundukları yabancı ülkelerde yaşamaktadırlar. Dolayısıyla bu vatandaşlarımızın kişisel ve ekonomik ilişkileri Türkiye’den ziyade bulundukları ülkelerde yoğunlaşmıştır. Öyle ki bunların önemli bir kısmı bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmiştir. Bu durumda, gelir vergisi uygulaması açısından, yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın ikametgâhlarının bulundukları ülkede olduğunu Kabul etmek gerekmektedir.
210 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde (43), GVK’nın 3.maddesinin 2 numaralı bendinde belirtilen, resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessse, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları hariç olmak üzere, çalışma ve oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
       Bu vatandaşlarımızdan kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenler ile bir takvim yılı içinde altı aydan daha fazla süreyle Türkiye’de oturanlar ise tam mükellefiyet esasında vergilendirilecektir.

6-      Beyannamenin Doldurulması, İndirimler ve Ödenecek Verginin
Hesaplanması

a)                  Beyannamenin Doldurulması
Gayrimenkulün endekslenmiş iktisap bedeli ve satıcının yüklendiği giderler toplamı ile elden çıkarma bedelinin kıyaslanması sonucunda hesaplanan kazancın, gayrimenkulün elden çıkarıldığı yıl için belirlenen istisna tutarını aşması halinde, elde edilen kazancın gayrisafi (istisna ve satıcının yüklendiği giderler düşülmeden önceki) tutarı, beyanname ekinin ‘‘Diğer Kazanç ve İratlaraİlişkin Bildirim’’ bölümüne ‘‘değer artış kazancı’’ olarak yazılır.
       İstisna tutarı ile satıcının yüklendiği giderler gayrisafi tutardan indirilerek, kazancın Safi tutarına ulaşılır.
       Beyannamenin, ‘‘Gelir Bildirimi’’ bölümünde ‘‘Diğer Kazanç ve İratlar’’ satırına taşınan safi kazanç tutarından, varsa şahıs sigorta primi ve bireysel emeklilik katkı payları, bağış ve yardımlar ile eğitim ve sağlık harcamalarınailişkin indirimler yapılarak, vergiye tabi gelire (matraha) ulaşılır.
       Ulaşılan vergi matrahı üzerinden, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan ‘‘vergi tarifesine göre’’ gelir vergisi hesaplanır.


b)                 Beyan Edilen Gelirden indirilebilecek Harcamalar

GVK’nın ‘’Diğer İndirimler’’ başlıklı 89. maddesinin bir no.lu bendine göre; yıllık beyanname ile bildirilen ve beyannamede tespit olunan kira gelirinden 2012 yılında ödenen sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemineödenen katkı payları indirilebilmektedir.

       Söz konusu sigorta primleri, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleridir.Anılan madde metninde şahıs sigortalarından söz edildiğinden, bunun dışında kalan, örneğin mal sigorta primleri matrahtan indirilemeyecektir.Şahıs sigortalarından ne anlaşılması gerektiği maddede ayrı ayrı belirtilmiş olmakla birlikte,‘‘gibi’’ sözcüğünün kullanılmış olması bu sayılanlara benzeyen sigorta primlerinin de indirilebileceğini göstermektedir.

c)                  Örnek Uygulama

2009 yılının Ekim ayında bir gerçek kişi tarafından 150.000 TL’ye alınan gayrimenkulün emlak vergisi değeri, 2010 yılında tespit olunan birim değerlere göre 200.000 TL olarak belirlenmiştir. Gayrimenkul 2013 yılının Ocak ayında 250.000 TL’ye satılmıştır.

Bu durumda, elden çıkarma beş yıl içinde gerçekleştiği için elde edilen kazanç, değer artış kazancı sayılacaktır. Ancak, elde edilen kazancın vergilendirilip vergilendirilemeyeceğini belirlemek için aşağıdaki hesaplamaların yapılması gerekecektir.
Endeksleme, gayrimenkulün 2010 yılındaki emlak vergisi değeri olan 200.000 TL üzerinden değil, gayrimenkulün maliyet (edinme) bedeli olan 150.000 TL üzerinden yapılacaktır.
       ‘‘ İktisap (Edinme) Bedeli’’ başlıklı; bölümde verilen ÜFE Tablosu’na göre, endeksleme oranının hesaplanmasında esas alınacak değerler aşağıdaki gibidir.
Eylül 2009 ÜFE ………….. 161,92
Aralık 2012 ÜFE…………. 209,28
Buna göre endeksleme de esas alınacak oran;
(209,28-161,92)/161,92 =0,2925
Dolayısıyla değer artış kazancının safi tutarının hesaplanmasında esas alınacak olan endekslenmiş bedel (iktisap bedeli);
(1+0,2925) x 150.000 =193.875 TL
Safi kazanç ise;
250.000 – 193.875= 56.125 TL olacaktır.
Bu tutar 2013 yılı istisna tutarı olan 9.400 TL’yi aştığı için beyan edilecektir.
C-      GAYRİMENKUL SATIŞ VE KİRALANMASINDA KDV UYGULAMASI

1)      Gayrimenkul Teslimlerinde KDV’yi Doğuran Olay ve Uygulanacak
           KDV Oranı

a)      Gayrimenkul Kavramı

 Gayrimenkul kavramı; arazi, arsa, bağımsız bölüm gibi bir yerden bir yere taşınamayan yerinde sabit duran şeyleri ve tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakları ifade eder.
b)      Resmi Olarak Yapılan Gayrimenkul Satışlarında Vergiyi Doğuran Olay

Bilindiği gibi; gayrimenkul satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde yapılmış olması gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesine göre, gayrimenkul mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması için, resmi şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir.

c)       Tapuya Tescil Edilmeyen, Fiilen Alıcının Kullanımına Terk Edilen Gayrimenkullerde Vergiyi Doğuran Olay

Gayrimenkul satışı tapuya tescil edilmemekle birlikte, gayrimenkulün fiilen alıcınınkullanımına terk edilmesi, alıcının teslim aldığı gayrimenkulü malik gibi kullanmayabaşlaması veya kiraya vermesi halinde tasarruf hakkının devredildiğinin Kabul edilmesi gerekir.

d)      Tapu Sicilinde Kaydı Bulunmayan Gayrimenkullerin Tesliminde Vergiyi Doğuran Olay

Şekle uyma zorunluluğu, ancaktapu siciline kayıtlı gayrimenkuller için geçerlidir. Tapuda kaydı bulunmayan gayrimenkullerin satışında resmi şekil aranmaz. Bu şekildeki gayrimenkul satışlarının tapuya tescili mümkün olmadığı için satış, ancak zilyetliğin alıcıya devri ile belli olur.

e)      Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi İle Yapılan İntikallerde Vergiyi Doğuran Olay

Gayrimenkul satış vaadi ile yapılacak intikallerde, satış vaadi sözleşmesi mülkiyetin intikali için yeterli olmadığından ve gayrimenkul daha sonraki bir tarihte yapılacak satış e teslim ile el değiştireceğinden, satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte vergiyi doğuran olay henüzmeydana gelmiş sayılmayacaktır. Bu tür satışlarda vergiyi doğuran olay tapu siciline tescil, tapu siciline tescil edilmeyen hallerde ise gayrimenkulün fiilen alıcının kullanımına terk edilmesi ile meydana gelmektedir.




f)       Gayrimenkulün İstimlâki

Gayrimenkullerin istimlâki durumunda vergiyi doğuran olay, istimlâk kararının tebliğedildiği diğer bir ifade ile kamulaştırma işleminin kesinleştiği tarihte medya gelmektedir.

g)      Gayrimenkulün Müzayede Mahallinde Satışı

Maliye Bakanlığı’nın görüşü ve uygulamasına göre, gayrimenkullerin müzayede mahallerinde satılması halinde KDV yönünden vergiyi doğuran olay satışın yapıldığı anda meydana gelmektedir (44). Ancak, Danıştay tarafından verilen bir Karar’da, cebri icra yoluyla yapılan satışlarda ihalenin feshi davası açılması halinde, tapuya tescil işlemi yapılmadığından ve henüz teslim gerçekleşmeyip satış kesinleşmediğinden, KDV’yi doğuran olayın meydana gelmediği belirtilmiştir (45).

2)      Gayrimenkul Teslimlerinde Uygulanacak KDV Oranı

Gayrimenkul teslimlerinde, gayrimenkulü işyeri, arsa veya konut, konut ise net alanının 150 m2’nin altında olup olmaması, 15 m2’lik konutun inşaat yapı ruhsatı tarihi ve büyükşehirlerde olup olmamasına göre farklı KDV oranları uygulanmaktadır.

a)      Arsa ve Arazi Teslimlerinde KDV Oranı

Arsa veya arazilerin bir işletme aktifine kayıtlı olduğu veya ticari bir işletmeye dâhil olmamakla beraber ticari faaliyet kapsamında tesliminin yapıldığı ya da müzayede mahallinde satışının yapıldığı durumlarda, bu satışlar % 18 oranında KDV’ye tabi olacaktır.

b)      İşyeri Vasfındaki Gayrimenkul Teslimlerinde KDV Oranı

Bir ticari işletmeye dâhil olan veya ticari bir işletmeye dâhil olmamakla beraber ticari faaliyet kapsamında teslimi yapılan ya da müzayede mahallinde satışı yapılan işyeri vasfındaki gayrimenkuller, herhangi bir m2 sınırlaması olmaksızın genel oranda (%18) KDV’ye tabi bulunmaktadır.

c)       Net Alanı 150 m2 ve Üzerindeki Konut Teslimlerinde KDV Oranı

2007/13033 sayılı Kararnameye göre, KDV’nin konusuna giren bir işlem kapsamında (bir işletmeye dâhil olma, ticari faaliyet kapsamında teslimi, müzayede mahallinde satışı gibi) teslim edilen net alanı 150 m2 ve zerinde olan konut teslimleri bulunduğu yere ve şehir’e bakılmaksızın % 18 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır.




d)      Net Alanı 150 m2’ye Kadar Konut Teslimlerinde KDV Oranı

2012/4116 sayılı Kararname ile yapılan düzenlemeden sonra net alanı 150 m2’ye kadar konut teslimlerinde KDV oranı, konutun,
- Büyükşehirlerde (yapı ruhsatı tarihine göre),
- Diğer şehirlerde olup olmamasına göre değişmektedir.
e)      Net Alan Tanımı

KDV uygulamasında ‘‘net alanın’’ tanımı 9 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılmıştır.Tebliğe göre ‘‘net alan’’ deyimi faydalı alanı ifade etmektedir. Faydalı alandan maksat, konut içerisinde duvarlar arasında kalan temiz alandır.

f)       Net Alanla İlgili Özellik Taşıyan Durumlar

İki Katlı Ya da Dubleks Evler:Konut satışlarında KDV uygulamasında her bir bağımsız bölüm, kat ve bina ayrı ayrı göz önüne alınacaktır. İki katlı bir evin iki katı da ayrı ayrıkullanılabilecek yapıda ise, 150 m2’lik net alanın hesabında her kat ayrı ayrı değerlendirilecektir. Her iki kat birbirini tamamlayıcı ve birbirine bağlı ise 150 m2’lik net alanın hesabında (dubleks dairelerde olduğu gibi) iki katın toplam alanı dikkate alınacaktır.

Bahçeli Evler:Bahçeli evlerin satışı ile ilgili olarak 150 m2’lik net alanın hesabında,  ilke olarak bahçe göz önünde tutulmadan konutun alanı dikkate alınacaktır.Konutu çevreleyen arsa ve arazi, bu konutla birlikte değerlendirilecek ve konutun tabi olduğu oranda KDV’ye tabi olacaktır.

       Özel Mülkiyete konu Gayrimenkullerin Satışında KDV

Bir gerçek kişinin, sahibi olduğu gayrimenkulü, bir başka gerçek kişiye hatta tüzel kişiye satması işlemi, KDV ‘ye tabi değildir.
Bir gerçek kişinin sahibi olduğu gayrimenkulü, elden çıkarması yani satması ya da bağışlaması işlemi KDV ‘ye tabi değildir. Ancak, Gayrimenkulün herhangi bir nedenle (Örneğin cebri icra, ipoteğin paraya çevrilmesi, izale-i şüyu gibi nedenlerle) müzayede mahallinde satılması, KDV’ye tabidir.
       İşletme Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkullerin Satışında KDV
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1/1.Maddesine göre Türkiye’de yapılan ticari nitelikteki mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Buna göre işletme aktifine kayıtlı gayrimenkullerin satışı, Ticari faaliyet kapsamında KDV Kanunu’nun 1/1. Maddesine göre KDV’ye tabi bulunmaktadır. Gayrimenkullerin konut veya işyeri durumu olması işyeri olması durumu değiştirmemektedir.
İki Yıldan Fazla Kurum Aktifinde Kayıtlı Gayrimenkullerin Satışında
KDV İstisnası
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 17/4-r maddesi kurumların en az 2 tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimleri bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (Müzayede Mahallerinde yapılan satışlar dâhil) bankalara devir ve teslimleri KDV’den istisna edilmiştir. KDV istisnası Kurumlar vergisi Kanununda yer alan aynı doğrultudaki istisna hükümlerine bağlı olmaksızın uygulanacaktır.
       Kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan gayrimenkullerinin satışında KDV istisnası uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir.
-          Gayrimenkullerin iki tam yıl süreyle aktifte bulundurulması.
-          İstisnadan yararlanılabilmesi için kurum olması gerektiği
-          Gayrimenkul Ticareti ile Uğraşılmaması
-          Gayrimenkullerin satış suretiyle devir ve tesliminin yapılaması gerektiği
-          KDV istisnası bakımından satıştan doğan kazancın sermaye ye ilave edilme şartının bulunmadığı.

Gayrimenkul Kiralamasında KDV
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1/1.Maddesine göre ticari bir işletme aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkullerin kiralaması işlemleri KDV Kanunu’nun 1/1. Maddesine göre tabi bulunmaktadır.
      İktisadi işletmelere dâhil gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisnadır.










  

DÜNCÜ BÖLÜM
ASGARİ İŞÇİLİK BİLDİRİMİ




I -    GENEL AÇIKLAMA ……………………………………………….42
II -   GENEL OLARAK ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASI…………………………………………………..42
III - ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEME…………………………….43
IV - ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASI……43
A-            ÖZEL BİNA İNŞAATLARINDA ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK KIYASLAMASI…………………………………………………………………………………….43

1)             Asgari İşçilik Tutarının Hesaplanması……………………………………………………………….43
2)             Bina Maliyetin Hesaplanmaı…………………………………………………………………………….44
3)             Binanın Maliyetinin Hesaplanmasında Esas Alınacak Birim Maliyet Bedelleri……44
a)             Aynı Yıl İçinde Başlayıp Biten Özel Bina İnşaatları……………………………………………..44
b)             Bir Önceki Yılda Başlayıp İzleyen Yıl İçinde Biten Özel Bina İnşaatları………………..44
c)              Yapımı İki Yıldan Fazla Süren Özel Bina İnşaatları……………………………………………..45
4)             Tamamlanmış Bina İnşaatlarında Asgari işçilik Araştırması……………………………….45
V – ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA SONUCU FARK ASGARİ İŞÇİLİK TESPİT EDİLMESİ
VI – KURUMUN DENETİM VE KONTROLLE GÖREVLENDİRİLMİŞ MEMURLARINCA İNCELEME YAPILMASI…………………………………………………………………………………………………….46
A-            SGK MÜFETTİŞLERİNİN ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN GÖREV 
VE YETKİLERİ……………………………………………………………………………………………………………...46
B-             İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ………………………………………………………………...46
C-             RESEN PRİM TAHAKKUKU VE İTİRAZ………………………………………………………………...47
D-            İDARİ PARA CEZASI UYGULMASI………………………………………………………………………47
E-             ÜNİTECE ASGARİ İŞÇİLİK ARAŞTIRMASI YAPILMASI İNCELEMEYE
ENGEL DEĞİL……………………………………………………………………………………………………………..47
VII – SMMM VE YMM RAPORUNA İSTİNADEN İLİŞİKSİZLİK BELGESİ DÜZENLENMESİ
A-            GENEL AÇIKLAMA…………………………………………………………………………………………….47
B-             ÖZEL BİNA İNŞAATI İŞLERİNDE İNCELEME………………………………………………………..48
C-             ORTAK HÜKÜMLER…………………………………………………………………………………………..49
D-            RAPOR ÜZERİNDE KURUMCA YAPILACAK  İŞLEM……………………………………………..50
E-             SMMM VE YMM’LERİN RAPOR DÜZENLEMEYECEKLERİ HALLER VE …………………51

SORUMLULUKLARI



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ASGARİ İŞÇİLİK BİLDİRİMİ

I -    GENEL AÇIKLAMA
Sigortasız işçi çalıştırmanın yaygınlaşması, yeni bir yasal düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Öteden beri Mali yönden ciddi bir krizde bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu, gelir arayışları içerisinde belli kaynaklar yaratmaya çalışmış ve 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Teşkilat kanunu’nun 6.maddesi,08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun’la değiştirilerek,          ‘‘Ölçümleme benzeri’’ yeni bir uygulama ‘‘asgari işçilik uygulaması’’ müessesesi getirilmiştir.
04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 616 sayılı KHK’nın 66.maddesi ile 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun ‘‘asgari işçilik düzenlemesi’’ne ilişkin 6.maddesi de dâhil olmak üzere bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, bu düzenleme sonrası asgari işçilik uygulmasının yasal dayanağı kalmamıştır.
Son olarak, asgari işçilik uygulmasına ilişkin düzenlemeye, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nu da yürürlükten kaldıran 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (SS ve GSSK) ‘‘Asgari İşçilik Uygulaması ve Uzlaşma’’başlıklı 85.maddesinde yer verilmiştir, Kuruma yeterli işçiliğin bildirilmiş olup olmadığına ilişkin araştırma ve resen yapılacak işlemler, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 110-113. Maddelerinde düzenlenmiştir.
II -   GENEL OLARAK ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASI
Asgari işçilik uygulaması olarak adlandırılan, Kuruma yeterli işçiliğin bildirilmiş olup olmadığına ilişkin araştırma ve resen yapılacak işlemler genel olarak üç aşamadan oluşmaktadır.
Birinci aşamada, Kurum ünitesinin işveren servisince bir ön değerlendirme –araştırma işlemiyapılmaktadır. Bu işlemde, işverenin kuruma bildirdiği sigorta pirime esas kazanç toplamı ile ihaleli inşaat işlerinde toplam istihkak tutarına, özel bina inşaatlarında yapı yaklaşık maliyet bedeline asgari işçilik oranının uygulanması suretiyle bulunacak asgari işçilik tutarın karşılaştırılması yapılır.
       Ön değerlendirme sonucunda, Kuruma bildirilen prime esas kazanç tutarının az olduğunun belirlenmesi halinde ikinci aşamaya geçilir.
İkinci aşamada, birinci aşamada yapılan ön değerlendirme –araştırma sonucunda tespit edilen ve işveren tarafından Kuruma bildirilmediği Kabul edilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan pirim tutarı, aksine bir tespit olmaması halinde, faaliyet süresinin son ayına mal edilerek tahkkuk ettirilmek suretiyle gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödenmek üzere işverene tebliğ edilir.
Üçüncü Aşamada ise, İkinci aşamada hesaplanan borcun yapılan tebligata rağmen ödenmeyeceğinin işveren tarafından bildirilmesi veya tebligatta belirtilen sürede bildirimde bulunulmaması durumunda, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca inceleme yapılmaktadır.
III - ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEME
Giriş bölümünde de belirttiğimiz üzere, asgari işçilik uygulamasına ilişkin son yasal düzenleme 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ‘‘Asgari İşçilikUygulaması ve Uzlaşma’’ başlıklı 85.maddesinde yer almaktadır.
IV - ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASI
A-                 ÖZEL BİNA İNŞAATLARINDA ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK KIYASLAMASI

1)      Asgari İşçilik Tutarının Hesaplanması

Gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliğe haiz olmayan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan özel nitelikteki inşaat işleri hakkında yapılacak ön değerlendirme – araştırma işleminde, binanın toplam maliyet bedeline, o iş için belirlenmiş olan asgari işçilik oranı yüzde 25 eksiği ile uygulanarak, asgari işçilik miktarı bulunmakta ve faaliyet döneminde Kurum’a aylık prim ve hizmet belgeleri ile bildirilmiş olan sigortapirimine esas kazançlar toplamı asgari işçilik miktarı ile karşılaştırılmaktadır.

       Asgari işçilik oranları, Kurum bünyesinde oluşturulan Asgari İşçilik Tespit komisyonunca belirlenmektedir.

       Asgari işçilik tutarının hesaplamasında kullanılacak formül şöyledir.

ASGARİ İŞÇİLİK TUTARI= Yapı yüzölçümü X m2 Maliyet Bedeli X (İşçilik oranı - %25)
ÖRNEK: Yüzölçümü 2000 m2 olan IV.sınıf A grubunda bulunan 7 katlı asansörlü ve kaloriferli betonarme karkas apartman inşaatına 01.07.2012 tarihinde başlanılıp,31.12.2013 tarihinde bitirilmiştir.Binanın sınıf gurubuna göre 2012 ve 2013 yılı birim maliyet bedelleri aşağıda gösterilmiştir.
İnşaatın Yapıldığı YıllarBirim Maliyet Bedelleri
2012                                                                                                  615 TL
2013                                                                                                  650 TL
       Yapının tamamlanması, inşaatın başladığı yılı izleyen yılda gerçekleştiğinden, Kurumca yapılacak asgari işçilik miktarı araştırmasında, 2012 yılı birim (m2) maliyet bedeli olan 615 TL esas alınacaktır.
Bu durumdaki inşaatın maliyeti:
615 TL X 2.000 M2  =  1.230.000,00 TL olarak hesaplanacaktır.
       Öte yandan betonarme karkas bina inşaatları için belirlenmiş bulunan asgari işçilik oranı %9’dur. Bu oranın % 25 eksiği uygulanacağından % 6.75 oranı esas alınacaktır.
       Bu verilere göre, Kurum’a bildirilmiş olması gereken asgari işçilik tutarı:
       1.230.000,00 TL X % 6,75 = 83.025,00 TL olarak bulunacaktır.
       İşverenin Kurum’a bildirdiği prime esas kazanç tutarının 83.025,00 TL’nin üzerinde olması halinde, işsizlik belgesi, işverenin Kuruma borcunun da bulunmaması kaydıyla, herhangi bir kayıt incelemesi raporu aranmaksızın Kurumca hemen verilebilecektir.
2)      Bina Maliyetin Hesaplanması
Özel bina inşaatlarına ilişkin bina maliyeti;belediyeler, valilikler ve ruhsat vermeye yetkili diğer makamların vermiş olduğu inşaatın ruhsatnamesinde yazılı bulunan, ruhsatnamesi yoksa Kurumun ilgili ünitesince tespit edilecek m2 cinsinden yüzölçümü ile birim maliyet bedelinin çarpımı suretiyle bulunmaktadır.
       BİNANIN MALİYETİ = Yapı Yüzölçümü X Birim Maliyet Bedeli
3)      Binanın Maliyetinin Hesaplanmasında Esas Alınacak Birim Maliyet Bedelleri

a)      Aynı Yıl İçinde Başlayıp Biten Özel Bina İnşaatları
Aynı yıl içinde başlayıp biten özel bina inşaatlarında, o yılda geçerli birim maliyet bedeli esas alınmaktadır.
       Örneğin, 2006 yılında başlayıp biten, 2008 yılında başlayıp biten ya da 2011 yılında başlayıp biten özel bina inşaatlarının maliyet bedelleri hesaplanırken ilgili yılların birim maliyet bedelleri esas alınacaktır.
b)      Bir Önceki Yılda Başlayıp İzleyen Yıl İçinde Biten Özel Bina İnşaatları
Bir önceki yılda başlayıp izleyen yıl içinde biten özel bina inşaatlarında, işin başladığı yılda geçerli birim maliyet bedeli esas alınmaktadır.
       Örneğin, 2010 yılında başlayıp 2011 yılında biten özel bina inşaatların maliyet bedeli hesaplanırken 2010 yılının birim maliyet bedeli esas alınacaktır.

c)       Yapımı İki Yıldan Fazla Süren Özel Bina İnşaatları
Yapımı iki yıldan fazla süren özel bina inşaatlarında birim maliyet bedeli, 01.05.2004 tarihi öncesi ve sonrası olmak üzere iki ayrı esasa göre belirlenmektedir.
       Buna göre 30.04.2004 ve daha önceki tarihlerde bitirilmiş bina inşaatlarının maliyetinin hesaplanmasında, binanın faaliyet süresine göre hesaplanacak ortalama birim maliyet bedeli esas alınacaktır.
       01.05.2004 tarihiden sonra başlanıp ve sonraki yıllarda bitirilmiş bina inşaatlarının maliyetinin hesaplanmasında ise binanın bitirilmesinden önceki tarihteki birim maliyetler alınacaktır.
d)      Tamamlanmış Bina İnşaatlarında Asgari işçilik Araştırması
Asgari işçilik araştırması, bina inşaatlarının bittiği tarihte sonra yapılır. Ancak inşaatın el değiştirmesi ve zorunlu hallerde (örneğin, kaba kısmı bitirildikten sonra bu haliyle başka bir kimseye satılması) inşaat, Sosyal sigorta Yönetmeliği ekinde bulunan ‘‘İnşaatın İkmal edilenKısmının, Bina Maliyetine Oranlarını Gösterir Cetvel’’(EK-11) (1941)’de gösterilen durumlara uygun bulunduğu takdirde bu oranlar aynen, uymadığı takdirde ise yapılmayan kısımlara oranlanarak bulunacak maliyet esas alınmak suretiyle inşaatın herhangi bir safhasında da yapılabilir.
ÖRNEK:
 2008 yılında başlayan ve kaba kısmı aynı yıl içinde bitirilen IV. sınıf A grubunda olup, inşaat ruhsatındaki yüzölçümü 1000 m2 olan fazla katlı bir apartman inşaatı başka bir kimseye bu haliyle satılmış ise,
Söz konusu kaba inşaatın maliyeti;
(1.000m2 X 513 TL) X % 45 = 230.000 TL olacaktır.
Bu şekilde maliyeti bulunan kaba haldeki inşaat işlerinden dolayı Kuruma bildirilmiş olması gereken asgari işçilik miktarı ise;
       230.000 TL X % 6,75 (% 9’un % 25 eksiği) = 15.582,38 TL olarak hesaplanacaktır.
V – ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA SONUCU FARK ASGARİ İŞÇİLİK TESPİT EDİLMESİ
İhale konusu inşaat işleri ile gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği haiz olmayan kurum ve kuruşlarca yapılan özel nitelikteki inşaat işyerleri ile ilgili olarak ‘‘IV – ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK HESAPLAMASI ’’ başlıklı bölümde yaptığımız açıklamalara göre yapılan ön değerlendirme – araştırma sonucunda tespit edilen ve işveren tarfından Kuruma bildirilmediği Kabul edilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, aksine bir tespit olmaması halinde, faaliyet süresinin son ayına mal edilerek tahakkuk ettirilmek suretiyle gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödenmek üzere işverene tebliğ edilir.
       İşverence borcun bir ay içinde ödeneceğinin ve daha sonra Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca inceleme yapılması istenilmeyeceğinin bir dilekçe ile bildirilmesi halinde, borç kesinleşmekte ve işlem sonuçlandırılmaktadır.
       Kuruma bildirilmediği Kabul edilen asgari işçilik tutarı üzerinden işsizlik sigortası primi hesaplanmaz, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 ve 103. Maddesine göre gelir vergisi ödenmesi gerekmez.
       Fark asgari işçilik tutarı üzerinden hesaplanan primlerin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince ticari veya kurum kazancından indirilmesi mümkündür. (46)
VI – KURUMUN DENETİM VE KONTROLLE GÖREVLENDİRİLMİŞ MEMURLARINCA İNCELEME YAPILMASI
A-     SGK MÜFETTİŞLERİNİN ASGARİ İŞÇİLİK UYGULAMASINA İLİŞKİN GÖREV VE YETKİLERİ
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişlerinin çalışmalarına ilişkin esaslar 10.08.2007 tarih ve 26609 tarih sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Yönetmenliğinde belirlenmiştir.
       Müfettişlerin görev, yetki ve sorumlulukları yönetmeliğin 13.maddesinde belirtilmiştir.
       Asgari işçilik konusu ile ilgili olarak, Müfettişler SGK Başkanı adına;
İşverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunu saptaması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarını, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalışan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak tespit etmek, görev ve yetkilerine haizdir.
B-      İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ
İhale konusu inşaat işleri ile gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği haiz olmayan kurum ve kuruşlarca yapılan özel nitelikteki inşaat işyerleri ile ilgili olarak ‘‘IV – ÖN DEĞERLENDİRME –ARAŞTIRMA İŞLEMİ İLE ASGARİ İŞÇİLİK HESAPLAMASI ’’ başlıklı bölümde yaptığımız açıklamalara göre yapılan ön değerlendirme – araştırma sonucunda tespit edilen ve işveren tarfından Kuruma bildirilmediği Kabul edilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanarak işverene tebliğ edilen prim tutarı ile gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun yapılan tebligata rapmen ödenmeyeceğinin işveren tarafından bildirilmesi veya tebligatta belirtilen sürede bildirimde bulunulmaması durumunda, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca (SGK Müfettişlerince) inceleme yapılmaktadır.
       Kurumun müfettişlerince işin yürütümü için gerekli olduğu saptanan asgari işçilik miktarının Kuruma bildirilmediğinin anlaşılması halinde, bildirilmeyen tutar, hangi aya ait olduğu hususunda bir tespit varsa o aya; tespit yoksa faaliyette bulunan son aya mal edilir.
C-      RESEN PRİM TAHAKKUKU VE İTİRAZ
Kurum Müfettişlerince tespit edilen eksik işçilik tutarı üzerinden Kurumca hesaplanarak resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı, işveren tebliğ edilir.
       İşveren, tebliğ edilen prim ile gecikme cezası ve gecikme zammı borcuna karşılık tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde prim borcunu tebliğ eden birime dilekçe vermek veya bu dilekçeyi taahhütlü olarak göndermek suretiyle itirazedebilir. Dilekçenin taahhütlü olarak gönderilmesi halinde postaya verildiği tarih Kuruma verildiği tarih olarak Kabul edilir. İtiraza ilişkin dilekçe şekle tabi değildir. İtirazda bulunulması takibi durdurur.
Kurumca itirazın reddi halinde işveren; kararın tebliğ tarihiden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.
D-     İDARİ PARA CEZASI UYGULMASI
Kurum müfettişince işin yürütümü için gerekli olduğu saptanan asgari işçilik miktarının Kuruma bildirilmediğinin (eksik bildirildiğinin) anlaşılması halinde, bildirilmeyen işçilik tutarının mal edildiği ay sayısına ve yasal defterlerin geçersiz sayılması haline göre ayrıca, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102.maddesinin birinci fıkrasının;
-(d) bendi uyarınca, Kuruma bildirmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her ay için aylık asgari ücretin iki katı tutarında,

-(e) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca, yasal defterlerin geçersiz sayıldığı her bir takvim ayı için aylık asgari ücretin yarısıtutarında,

İdari para cezası uygulanır.

E-      ÜNİTECE ASGARİ İŞÇİLİK ARAŞTIRMASI YAPILMASI İNCELEMEYE ENGEL DEĞİL
Diğer yandan, işyeri hakkında ünitece asgari işçilik araştırması yapılmış olması, gerektiğinde Kurumun denetim ve Kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespiti konusunda inceleme yapılmasına engel oluşturmaz.
       Bu durumda daha önce ödenmiş prim ile varsa gecikme cezası ve gecikme zammı tutarı, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan ve Kuruma ödenmiş olan prim ile varsa gecikme cezası ve gecikme zammından mahsup edilir.
VII – SMMM VE YMM RAPORUNA İSTİNADEN İLİŞİKSİZLİK BELGESİ DÜZENLENMESİ
A-     GENEL AÇIKLAMA
İhale konusu işlerde ‘‘Teminat İadesi’’, tamamlanmış binalarda ise, ‘‘Yapı Kullanma İzinBelgesi’’ alınabilmesi için; İşverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na prim borcunun bulunmadığını gösterir ‘‘İlişiksizlik Belgesi’’ almaları gerekmektedir. Bunun için daha Sosyal Güvenlik Kurumu’nca önceki kısımlarda belirtmiş olduğumuz asgari işçilik araştırması yapılması gerekmektedir. Ancak, kurumca bu araştırma yapılmaksızın da ilişkisizlik belgesi alınması mümkündür.
       Konuya ilişkin olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 59. Maddesinde hüküm bulunmaktadır.
Buna göre, Kurumdan ilişiksizlik belgesi alınması gereken ihaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri işverenlerine, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’na göre yetki verilmiş Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) ile Yeminli Mali Müşavirler (YMM) tarafından işyeri kayıtlarının incelemesi sonucu Kuruma bildirildiği tespit edilen işçilik tutarının uygunluğu halinde ilişiksizlik belgesi verilebilecektir.
       Kuruma yeterli işçilik bildirilmediği tespit edilen işyeri işverenlerinin ise SMMM veya YMM raporu ile tespit edilen fark işçilik tutarı üzerinden hesaplanacak prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarı ile idari para cezalarını ödemeleri kaydıyla ilişiksizlik belgesi verilebilecektir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nda ilişiksizlik belgesi alınması gereken ihaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri işverenlerine bu belgenin 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 59.maddesine göre SMMM ve YMM raporuna dayalı olarak verilmesine ilişkin usul ve esaslar ise 27.09.2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘‘Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerce İşyeri Kayıtlarının İncelenmesiHakkında Yönetmelik’’ ile belirlenmiş ve 01.05.2004 tarihinde yürürlüğe giren önceki Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
B-      ÖZEL BİNA İNŞAATI İŞLERİNDE İNCELEME
Gerçek kişiler, tüzel kişiler veya tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan özel bina inşaatı işyerlerinde inceleme, işin bittiği tarihten sonra ve bina maliyetine, işin asgari işçilik oranı uygulanmak suretiyle yapılır.
              İşyerine ait defter ve belgelerden tespit edilecek maliyetin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca tespit edilen birim maliyet bedelleri esas alınarak hesaplanan maliyet bedelinden daha fazla olması hâlinde ise incelemede, işyerine ait defter ve belgelerden tespit edilen maliyet bedeli esas alınır.
       İnşaatın başladığı ve bittirildiği tarih işverence resmi makamlardan alınacak belge ile kanıtlanır.
       Yasal süresi içinde tescil edilmemiş olan inşaatın başladığı tarihin resmi belge ile kanıtlanamaması halinde, ruhsat tarihi inşaatın başladığı tarih olarak Kabul edilir.
İnşaat ruhsatnamesi olmayan, ruhsatnamesi olmakla birlikte imar mevzuatına göre ruhsatı hükümsüz olan veya kurumda tescil edilmemiş bulunan ya da tescilli olmasına rağmen Kuruma, 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 86.maddesinin birinci fıkrasında ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 15. Ve 102. Maddelerinde belirtilen ‘‘Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi’’ ile ‘‘AylıkPrim ve Hizmet Belgesi’’ hiç verilmemiş olan bina inşaatı işyerleri ile tamamlanmamış bina inşaatı işyerleri hakkında SMMM ve YMM’lerce rapor düzenlenemez.
C-      ORTAK HÜKÜMLER
İhale konusu işlerde ve özel bina inşaatı işlerinde inceleme yapılırken aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınır.
1-      İnceleme yapılırken, ihale konusu işlerde kesin kabulün ya da geçici kabulün noksansız yapıldığı, özel bina inşaatı işyerlerinde ise inşaatın bitirildiği tarihe kadar Kuruma bildirilmiş olan işçilik miktar dikkate alınır.
2-      İhale konusu işlerde işverene ödenen toplam istihkak tutarına, özel bina inşaatlarında ise binanın toplam maliyet bedeline, işin asgari işçilik oranı uygulanmak suretiyle bulunan asgari işçilik miktarı, işin bitirildiği tarihe Kadar Kuruma bildirilmiş olan prime esas kazançlar toplamı ile kıyaslanır. Bu kıyaslama sonucunda, işin faaliyet süresi için Kuruma bildirilmiş olan sigorta primine esas kazançlar toplamının, hesaplanan asgari işçilik miktarı ile aynı veya daha fazla tutarda olduğunun tespiti hâlinde, durum açıklanarak ilişiksizlik belgesi verilebileceğine ilişkin rapor düzenlenir.

       Kuruma bildirilmiş olan sigorta primine esas kazançlar toplamının, inceleme sonucunda hesaplanan asgari işçilik miktarından az olması durumunda, işveren kayıtlarında yer alan;

1-      Alt işverenlere tarafından yapılan işler hariç olmak üzere, ünitesi ve işyeri sicil numarası belirtmek kaydıyla, işin bazı bölümlerini yapan Kanun kapsamındaki diğer işverenlerden alınmış faturalara dayanılarak yapılan malzemeli işçilik ödemeleri,
2-      5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi (eski Bağ-Kur) kapsamında sigortalı olanların bu durumları, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası/ Sosyal Güvenlik Sicil Numarası belirtmek kaydıyla, işin bazı bölümlerinin yanında sigortalı çalışturmadan bizzat yapan iş sahiplerinden alınmış faturalara ve gider belgelerine dayanılarak yapılan malzemeli işçilik ödemeleri,
3-      Aynı faturada hem malzeme ve hem de işçilik tutarı kayıtlı ise, her iki tutar birbirinden ayrı kaydedilmiş olsa bile, toplam fatura tutarı,
4-      Malzeme bedelinden ayrı olarak nakliye bedelinin kesin bir şekilde belirlendiği faturalara dayanılarak nakliye ödemeleri,
5-      Kuruma mükerrer prim ödenmesinin önüne geçilmesi bakımından, hafriyat ve nakliyat işleri için diğer firma veya şahıslardan alınmış faturalı ödemeler dikkate alınmak kaydıyla, Kurumda tescilli bir işyerinden sevk ve idare edilen makine parkına sahip işverenlerin, bu parktaki araçlarında çalışanların incelemesi yapılmakta olan ihale konusu işe ilişkin işyerinde kuruma bildirilmemiş olduğu saptanmak ve bu durum işyeri kayıtlarıyla doğrulanmak şartıyla, düzenlenecek raporda açıkça ve ayrıntılı olarak ortaya konulan, faturaya dayanmayan, hakediş raporlarından tespit olunan hafriyat ve nakliyat bedelleri,
       İşveren ödenen toplam istihkak tutarından veya maliyet bedelinden düşülerek Kuruma bildirmesi gereken asgari işçilik miktarı yeniden hesaplanır.
İşveren kayıtlarından bazı sigortalıların 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 82.maddesi uyarınca belirlenen sigortalı prime esas kazanç üst sınırının üzerinde ücret ödendiği tespit edilebiliyorsa, ücret tediye bordrolarında kayıtlı brüt ücretler ile üst sınır arasındaki fark ve salt işçilik içeren faturalı işçilik ödemeleri, işin asgari işçilik oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan asgari işçilik tutarından düşülerek inceleme yapılır.
       Fatura ve gider belgelerinde kayıtlı tutarların, bu belgelerden yapıldığı anlaşılan işlere karşılık alınan hak ediş raporu ile ödenen tutarlardan fazla olması durumunda, aşan kısım incelemede dikkate alınmaz.
       İnceleme sonucunda hesaplanan asgari işçilik tutarının Kuruma bildirilmiş olan prime esas kazançlar toplamı ile aynı veya daha fazla tutarda olduğunun anlaşılması durumunda, işverene, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerce İşyeri kayıtlarının incelenmesi hakkında Yönetmelik ekindeki belgeler ile birlikte ilişiksizlik belgesi verilebileceğine dair rapor düzenlenir.
Hesaplanan asgari işçilik miktarının Kuruma eksik bildirildiğinin tespiti hâlinde ise, bildiirlmeyen tutar, faaliyette bulunulan aylar tespit edilebiliyorsa bu aylara, tespit edilemiyorsa faaliyette bulunulan son aya mal edilir ve 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 88.ve 89 maddeleri ile 102.maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri uyarınca işlem yapılması gerektiği raporda önerilir.
       Yapılan inceleme sırasında Kurum mevzuatına aykırı bir durumun tespiti hâlinde düzenlenecek raporda bu hususlara da yer verilir.
D-     RAPOR ÜZERİNDE KURUMCA YAPILACAK İŞLEM
SMMM ile YMM’lerce düzenlenen raporlar, mücbir sebep olmadığı sürece en geç on beş gün içinde Kurum tarafından işleme konulur.
       Meslek mensubunca düzenlenen raporlarda ünitece eksiklik veya maddi hata tespit edilmesi hâlinde, raporu düzenleyen meslek mensubundan onbeş gün içinde ek rapor vermesi iadeli taahhütlü bir yazıyla istenir. Ek raporda da eksikliğin veya maddi hatanın giderilmemesi durumunda, gerekçeleri de belirtilerek rapora göre işlem yapılamayacağı yine iadeli taahhütlü bir yazıyla işverene ve rapor düzenleyen meslek mensubuna bildirilir.
Meslek mensubunca düzenlenecek raporun iligli üniteye intikalini müteakip Ünitece, yapılan inceme sonucunda SMMM veya YMM tarafından tespit edilen ve Kuruma bildirilmediği anlaşılan fark işçilik tutarı üzerinden hesaplanacak sigorta primleri ve bunlara bağlı gecikme cezası, gecikme zammı ile idari para cezaları tutarlarının ödenmesi için durum, işverene iadeli taahhütlü bir yazıyla bildirilir. Yapılan tebligat üzerine işveren tarafından borcun bir ay içinde ödeneceğinin iligili üniteye yazılı olarak taahhüt edilmesine rağmen, borcun bu sure içinde ödenmemesi hâlinde, ünitece 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
       Meslek mensubunda işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda ödenmesi önerilen borcun tahsil edilmesi veya işverenin borçlarını karşılayacak miktarda banka teminat mektubu, Devlet Tahvili, hazine kefaletini haiz tahvil veya bonoların üniteye teminat olarak verilmesi halinde, o işyerinden kaynaklanan başkaca borcu da yoksa soğuk damgalı ilişiksizlik belgesi verilir. Ancak, alınan teminat, teminatın üniteye verildiği tarihi takip Eden ayın sonuna Kadar nakit çevrilerek, Kurum mevzuatına göre ilgili hesaplara mahsup işlemleri yapılır.
E-      SMMM VE YMM’LERİN RAPOR DÜZENLEMEYECEKLERİ HALLER VE SORUMLULUKLARI
SMMM ve YMM’ler; hariçten işçi çalıştırılmaksızın daimi nitelikteki işyerlerinin sigortalıları ile yapılan işler ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nda tescil edilmemiş veya tescil edilmiş olmakla birlikte işçilik bildiriminde bulunulmamış olan ihaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri hakkında ilişiksizlik raporu düzenleyemez.
İşverenin veya alt işverenin defter ve belgelerini düzenleyen SMMM ve YMM’ler, aynı işveren ve alt işveren için veya kendilerinin, boşanmış dahi olsa eşinin usul ve füruundan birinin veya üçüncü dereceye Kadar (bu derece dâhil) Kan ve ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil) kayın hısımlarının ya da bunların yönetici oldukları veya yönetimde görev alarak ortak oldukları işyerleri hakkında rapor düzenleyemezler.
       Meslek mensuplarının gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek Kurumu zarara uğratmaları halinde, oluşan Kurum zararlarından işveren ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.Bu dumda ilgililer hakkında ayrıca genel hükümlere göre işlem yapılır.
       Düzenledikleri rapor ile Kurumu zarara uğrattığı, Kurumca tespit esilen meslek mensupları tarafından daha sonra düzenlenen raporlar da işleme konulmaz.
       Meslek mensuplarının şirket hâlinde çalışması durumunda, düzenlenecek raporlardan doğacak cezai ve Mali sorumluluk raporu düzenleyen meslek mensubuna ait olur.